Adaletin İzinde: Kemal Kılıçdaroğlu

Ankara’dan İstanbul’a Uzanan Adalet Yolu

2017 yılında Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a gerçekleştirdiği tarihi Adalet Yürüyüşü, Türkiye’de hak, hukuk ve adalet mücadelesinin en güçlü sembollerinden biri olarak tarihe geçti.

25 gün süren bu yürüyüş, sadece bir adalet talebinden ibaret değildi; aynı zamanda bir liderin kararlılığı, toplumun vicdanını uyandıran bir çağrı ve dayanışma ruhunu güçlendiren tarihi bir direnişti.

Bu yürüyüş, eşitlik ve adalet arayışında olan milyonlarca insana umut aşılamış, haklarının peşinden gitme cesareti kazandırmıştır. Kadınların, çocukların, gençlerin ve toplumun tüm kesimlerinin daha adil bir gelecek hayalini somutlaştırmıştır. Adalet Yürüyüşü, adaletin yalnızca mahkeme salonlarında değil, hayatın her alanında tesis edilmesi gerektiğini hatırlatan bir mücadeleydi.

Hak Mücadelesinin Bugünkü Yansımaları

Bugün Ankara’da binlerce insanın bir araya gelmesi, yıllar önce atılan o tarihi adımların bir meyvesi olarak değerlendirilebilir. Bu kalabalık, hak, hukuk ve adalet arayışının hâlâ güçlü bir şekilde sürdüğünün göstergesidir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliği, bu süreçte birçok somut kazanım sağlamış ve toplumun farklı kesimlerinin adalet kavramı etrafında birleşmesine öncülük etmiştir.

Özellikle:

  • EYT mağdurlarının haklarına kavuşması, Kılıçdaroğlu’nun sabırlı ve kararlı mücadelesi sayesinde gerçekleşmiştir.

  • Kadınların eşitlik mücadelesi, onun liderliği altında daha yüksek sesle duyulmuştur. Onun nezaketi ve toplumun farklı kesimlerine duyduğu saygı, kadınların siyaset sahnesinde daha güçlü bir yer edinmesine olanak sağlamıştır.

  • Gençlerin geleceğe güvenle bakabilmesi, onun birleştirici söylemleriyle mümkün olmuştur. Kılıçdaroğlu, gençlerin özgürlük arayışını desteklemiş, onların haklarına ve özgürlüklerine olan inancını her fırsatta dile getirmiştir.

  • Seçmenlerin güvenini kazanan liderlik anlayışı, daha önce CHP’yi desteklemeyen birçok kişinin "Altı Ok" çatısı altında buluşmasını sağlamıştır. Onun birleştirici liderliği, toplumun farklı kesimlerini ortak bir adalet mücadelesinde buluşturmuştur.

  • Hak, hukuk ve adalet kavramları, onun gayretleriyle toplumun ortak vicdanında daha güçlü bir yer edinmiştir.

Tarihe Not Düşülen Bir Savunma

Bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı manifesto niteliğindeki savunma, sadece bir liderin değil, bir toplumun adalet arayışındaki kararlılığını da gözler önüne sermiştir. Kılıçdaroğlu, nezaketi ve sabrı ile bir kez daha hak savunuculuğunu siyaset üstü bir yere taşımış, yalnızca kendi destekçilerine değil, her kesimden insana adalet için ortak bir çağrı yapmıştır.

Onun savunması, “Haklı olan, eninde sonunda kazanır” diyen bir liderin sözleri olarak tarihe kazınacaktır. Bu savunma, toplumun en kırılgan kesimleri olan çocukların, kadınların, emekçilerin ve tüm mağdurların sesinin duyulduğu, onlara adil bir gelecek vaadinin yinelendiği bir manifestodur.

Demokratik Değerlere Tehdit

Ne yazık ki, bu güçlü mücadeleye karşı siyasi arenada baskıcı girişimler de yaşanmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, mevcut Adalet Bakanı tarafından hedef alınması, sadece ona değil, demokratik değerler için mücadele eden tüm muhalif siyasetçilere gözdağı verme çabasıdır.

Seçilmiş siyasetçilerin susturulmaya çalışılması; ifade özgürlüğüne, demokratik değerlere ve hukukun üstünlüğüne aykırıdır. Bu tür girişimler, milletin iradesine saygısızlık olduğu kadar, demokratik tartışma kültürüne de zarar verir. Baskılar, sadece bireylere değil, toplumun adalet duygusuna yöneltilmiş bir tehdittir.

Birlikte Güçlüyüz

Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğiyle sürdürülen hak, hukuk ve adalet mücadelesi, toplumun tüm kesimlerini bir araya getiren güçlü bir bağdır. Kadınların güçlenmesi, çocukların güvende olduğu bir geleceğin inşası, emekçilerin alın terinin karşılığını aldığı bir düzen, bu mücadelenin temel hedefleri arasında yer almaktadır.

Onun nezaketi, sabrı ve kararlılığı, toplumun ona duyduğu güvenin temelini oluşturmuştur. Seçmenlerin güvenini kazanan, kırmadan dökmeden siyaset yapmayı öğreten bir lider olarak, Kılıçdaroğlu’nun mücadelesi sadece bugüne değil, geleceğe de ışık tutmaktadır.

Bugün bir kez daha görülmektedir ki bu mücadele, sadece bir siyasi liderin değil, milyonların hak talebidir. Adalet arayışı, farklılıkların ötesinde bir ortak vicdandır. Bu vicdan, çocukların geleceğe umutla baktığı, kadınların eşit haklarla yaşam sürdüğü, herkesin adil bir düzen içinde yaşadığı bir Türkiye’yi mümkün kılacaktır.

Bu mücadele, toplumun ortak değerleriyle güçlenerek devam edecek ve adalet, hak ettiği yere ulaşacaktır.

26 Kasım 2024

Sevim DALGIÇ GÜL