Sözde Değil Özde Barış

Barış İçin Adalet, Gelecek İçin Ekonomi

Huzur içinde yaşayan, ekonomik olarak güçlü bireylerden oluşan bir toplum hayalimiz değil, ortak hedefimizdir.
Annelerin, çocukların yüreğinde endişe değil umut taşıdığı, gençlerin geleceğe güvenle baktığı bir Türkiye mümkündür.
Bu hedefe ulaşmanın temel yolu ise barışı kalıcı kılmaktan geçer.

Barış, sadece silahların susması değildir; adaletin tesis edilmesi, ekonomik refahın adil biçimde paylaşılmasıdır.

Adalet, toplumun vicdanı; ekonomi ise bedenidir.
Birinin eksikliği, diğerinin gücünü zayıflatır.
Demokrasi ise bu bütünlüğün ruhudur.
Toplumun her bireyinin karar alma süreçlerine katılması ve iradesine saygı duyulması, barış ve refahın kalıcılığı için vazgeçilmezdir.
Çünkü halkın söz hakkı olmadığı bir düzende ne gerçek adalet tesis edilebilir, ne de sağlıklı bir ekonomi kurulabilir.

Birinin eksikliği, diğerinin gücünü zayıflatır.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesi, yalnızca bir dış politika yaklaşımı değil, aynı zamanda toplumsal huzurun temelidir.

Kendi içimizde barışı sağlayamadan, dış dünyayla sağlıklı ilişkiler kurmamız da mümkün değildir.

Bu nedenle, ülkemizde adaleti ve ekonomik hakkaniyeti tesis etmek, dünya barışına da katkıda bulunmaktır.

Yurdumuzun bağımsızlığı uğruna verilen mücadeleler, şehitlerimizin ve gazilerimizin bizlere emanet ettiği değerler, barışı kutsal bir ideal haline getirmiştir.

Ancak bu ideal, yalnızca güçlü kavramlarla desteklendiğinde kalıcı hale gelir: Adalet ve Ekonomi.

Barışın temel taşı adalettir.

Hukukun üstün olduğu, herkesin hakkını alabildiği bir düzende insanlar barış içinde yaşar.

Aynı zamanda barışı sürdürülebilir kılacak olan unsur ise ekonomik adalettir. Emeğin karşılık bulduğu, refahın tabana yayıldığı bir düzen, toplumu güçlü ve geleceğe güvenle bakan bir hale getirir.

Unutmamalıyız ki, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu söz yalnızca bir yönetim biçimini tarif etmez; halkın iradesinin, onurunun ve yaşam hakkının her şeyin üzerinde olduğunu vurgular. Halkın huzuru, adalet duygusu ve ekonomik güvenliği, egemenliğin gerçek anlamda halkta tecelli etmesinin temel koşuludur.

Barışı, siyasi bir söylem olarak kullananlar olabilir. Barışı kendi siyasi gelecekleri için araç olarak kullanmak isteyenlerde olabilir.

Her birey bu demokrasi, barış gibi değerlerin siyasi çıkar için kullanılabileceğini görmesi önemlidir

Bu nedenle diyoruz ki,

Barış = Adalettir.
Adalet = Ekonomik Güvendir.
Ekonomi = Güçlü Gelecektir.

Barışı kalıcı kılmak istiyorsak, adaleti her alanda tesis etmeli; ekonomiyi adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir kılmalıyız.
Çünkü ancak bu şekilde hem bugünü hem yarını inşa edebiliriz.
15.05.2025

Sevim DALGIÇ GÜL