Yarını Olmayan İnsanlar

Cumhuriyetimizin 101. yılına girerken, bir asrı aşan bu büyük mirasın ışığında, ülkemiz ciddi zorluklarla karşı karşıya.

Hayallerimizin solduğu güzel ülkemizde, insanlar aç, işsiz ve umutsuz.

Eğitim ve sağlık sistemi çökmüş, topluma güven veren temel yapılar zarar görmüş durumda.

Anne-babalar artık çocuklarına iyi bir gelecek sağlama inancını yitirmiş, geleceğe dair umutlarını kaybetmişler.

Bu durum, sadece bireylerin değil, toplumun genel ruh halini de derinden etkiliyor.

Giderek büyüyen ekonomik eşitsizlikler, zengin ile fakir arasındaki uçurumu daha da derinleştirirken, orta sınıf adeta yok oldu. Geçim sıkıntısı, aileleri maddi ve manevi çöküşe sürüklüyor.

Eğitimde fırsat eşitliği kaybolmuş, sağlık hizmetleri artık lüks haline gelmiş durumda.

Gençlerimiz, kendilerini boşlukta hissediyor; ne bir kariyer planı yapabiliyorlar ne de ülkelerinde kendilerine bir gelecek görebiliyorlar.

Toplumun her kesiminde bir tür çaresizlik ve çıkışsızlık hâkim. Doktorlar, mühendisler ve akademisyenler, daha iyi bir yaşam umuduyla başka ülkelere göç etmeyi tercih ediyor.

Bu karamsar tablo, toplumun en temel değerlerinin erozyona uğradığını gösteriyor.

Adalet, eşitlik ve insan onuruna dayanan yapılar, yerini kayırmacılığa, fırsat eşitsizliğine ve umutsuzluğa bırakmış durumda.

Bu noktada, toplumsal dayanışma ve yeni bir bilinç doğurma arayışı, bu umutsuzluğun derinliklerinden bir çıkış yolu arayanların temel ihtiyacı haline gelmiştir.

Ve bizim bu noktada ilk yapmamız gereken, daha iyi ve daha güzel bir geleceğin inşa edilebileceğine dair inancı yeniden canlandırmaktır.

Bu, sadece bir umut meselesi değil; aynı zamanda adım adım, somut çabalarla hayata geçirilmesi gereken bir süreçtir.

Adalet, eşitlik ve insan haklarını merkeze alan bir anlayışla, toplumun her kesimine dokunan politikalar üretmek ve yeni nesillere umut aşılamak öncelikli hedefimiz olmalıdır.

Güven veren bir adalet sistemi, nitelikli ve eşitlikçi bir eğitim, erişilebilir ve hakkaniyetli sağlık hizmetleriyle geleceğin daha iyi olabileceğini göstermek zorundayız.

Ancak bu şekilde, hayallerin solduğu bir ülkede yeniden hayaller kurabilmek ve toplumsal kalkınmanın kapılarını aralayabilmek mümkün olacaktır.

Gelecek inşası, sadece bireylerin değil, kolektif bir çabanın ürünü olmalıdır; dayanışma ve kararlılıkla daha aydınlık bir yarın inşa edilebilir.

Cumhuriyetimizi geleceğe taşımak, ancak bu ortak irade ve birliktelikle mümkündür.

21.10.2024

Sevim DALGIÇ GÜL