Derin Yoksulluk ve Erken Seçim

Türkiye, tarihinin en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor. Ekonomik çöküntü, toplumun her kesimini derinden etkiliyor. Artan işsizlik, fahiş kiralar, yetersiz maaşlar ve eğitimdeki çöküş, ülkenin geleceğini tehdit eden ciddi sorunlar haline gelmiştir. Yoksulluk her geçen gün derinleşmekte ve halkın umutları tükenmektedir.

İktidar partisi, bu kritik sorunlara çözüm üretmek yerine koltuklarını koruma uğruna halkın gerçek sorunlarını göz ardı etmektedir. Asgari ücret açlık sınırının altına düşmüşken, emekliler, bir zamanlar ülkenin kalkınmasına katkıda bulunmuş bireyler olarak, bugün açlıkla mücadele etmektedir.

CHP'li belediyeler, yoksullara destek sağlamak amacıyla sosyal yardımları genişletmiştir. Ancak, merkezi hükümetin ekonomik politikaları ve AK Parti döneminden kalan SGK borçları gibi yükümlülükler, bu çabaları ciddi şekilde engellemektedir. Yerel çabalar önemli olmakla birlikte, merkezi hükümetin desteği olmadan bu çabaların etkisi sınırlı kalabilir ve yoksulluk arttıkça belediyelerimizin destek programlarını sürdürmek giderek zorlaşacaktır.

Asgari ücrete yapılacak her zam haberi, raflardaki ürünlere ve kiralara kontrolsüz bir şekilde yansımakta; yüksek faiz oranları ise kredi ile ev sahibi olmak isteyen gençlerimizin hayallerini yerle bir etmektedir. Bu döngü, halkın alım gücünü daha da zayıflatmakta ve ekonomik sorunları derinleştirmektedir. Tuhaf bir sistem sorunu ile karşı karşıyayız; bu sistem, halkın refahını ve çıkarlarını gözetmemektedir. Gençler, bu ekonomik buhran karşısında yurtdışına gitmeyi planlamaktadır.

Okulların açılmasıyla birlikte çocukların beslenme ve eğitim masrafları aileler için büyük bir yük haline gelmiştir. Yetersiz beslenme nedeniyle çocuklar, okula gitse bile başarılı olma şansını kaybetmekte, bu durum ülkenin geleceğini tehlikeye sokmaktadır.

Bu sorun, sadece ilkokul ve lise öğrencileriyle sınırlı kalmamakta; üniversite öğrencileri de ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Üniversiteyi kazanan gençler, büyük bir başarı elde etmiş olmalarına rağmen parasızlık nedeniyle barınma, beslenme ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaktadır.

Yurt kapasitesinin yetersizliği, kiraların fahiş seviyelere çıkması ve artan yaşam maliyetleri, gençlerin eğitimlerini sürdürmelerini neredeyse imkânsız hale getirmekte ve eğitimlerini yarıda bırakmalarına yol açmaktadır.

Bu durum, sadece bireylerin değil, ülkenin geleceğini de ciddi şekilde tehdit eden bir sosyal krizdir. Eğitime erişimde yaşanan bu eşitsizlikler, gençlerin potansiyellerini gerçekleştirmelerini engellemekte ve uzun vadede ülkenin kalkınma hedeflerine zarar vermektedir.

Türkiye'nin acil bir erken seçime ihtiyaç duyduğu açıktır. İktidar partisi, yarattığı buhranın sorumluluğunu almalı ve ülkeyi demokratik bir süreçle yeni bir yönetime devretmelidir. Ülkenin bu zor dönemden çıkması için kararlı ve gerçekçi politikalara ihtiyaç vardır.

Çözüm üretecek siyasi adres Cumhuriyet Halk Partisi'dir.

Sevim DALGIÇ GÜL