Dijital Dünyanın Konuşulmayan Yüzü
Sosyal medyanın çocuklara şiddeti özendirdiği veya ders notlarını olumsuz etkilediği sıkça konuşulsa da, erken ergenliği tetikleyen görünmez baskılar pek dile getirilmiyor....
Sosyal Medyanın Konuşulmayan Etkisi; Erken Ergenlik
Günümüzde sosyal medya ve ücretli televizyon platformları, çocuklarımız üzerinde derin ve çoğu zaman göz ardı edilen etkiler bırakıyor.
Bu platformlar, yalnızca eğlence ya da bilgi kaynağı değil; çocukların zihinsel ve duygusal gelişiminde kritik bir rol oynuyor.
Özellikle erken ergenlik konusunda, bu etki alanı ciddi sonuçlara yol açıyor.
Görsel Yönlendirme ve Subliminal Mesajlar
Bir havaalanında, dil bilmesek bile yalnızca görsel işaretlerle yolumuzu bulabiliriz.
Ok işaretleri, tuvalet sembolleri ya da yemek resimleri bizi hedefimize ya da başkalarının bizim için belirlediği hedeflere yönlendirir.
Sosyal medyada da benzer bir durum söz konusu.
Çocuklar, masum görünen bir videoyu izlerken bile bir anda karşılarına çıkan arkadaşlık siteleri veya estetik algısı yüksek reklamlarla karşılaşabiliyor.
Bu reklamlar, bilinçaltına güzellik ve tüketim kalıpları yerleştirerek çocukların erken yaşta makyaj ve kozmetik ürünlere yönelmesine yol açıyor.
Bugün market raflarına kadar inen çocuk makyaj ürünleri ve aksesuarlar, bu görünmez baskının somut örnekleridir.
Zincir marketlerde bu ürünlere fiyat olarak da kolayca ulaşılabiliyor olunması süreci daha da ürkütücü hale getirmektedir.
Erken Ergenliği Tetikleyen Faktörler
Sosyal medya, çocuklara "güzel görünme" baskısını erken yaşta dayatıyor.
Yaşlarına uygun olmayan çizgi film karakterleri ve sosyal medya fenomenleri, çocukların zihnine yetişkinlik kalıplarını kazıyor.
Erken yaşta arkadaşlık, ilişki ve tüketim normlarıyla tanışan çocuklar, doğal gelişim süreçlerinden sapabiliyor.
Bu durum, onların çocukluklarını yaşayamadan yetişkin dünyasının biyolojik, fiziksel ve ruhsal zorluklarıyla tanışmalarına sebep oluyor.
Dijital Dünyanın Kontrolsüz Yüzü
Sosyal medyanın çocuklara şiddeti özendirdiği veya ders notlarını olumsuz etkilediği sıkça konuşulsa da, erken ergenliği tetikleyen görünmez baskılar pek dile getirilmiyor.
Televizyonda ya da Platformlarda yayınlanan yemek reklamlarında bile gerçeğine aykırı görseller ve içeriklerde kullanılan tuhaf sesler gibi detaylar, çocukların bilinçaltına subliminal mesajlar gönderebiliyor.
Bu tür etkiler, çocukları doğal büyüme süreçlerinden koparıp, ebeveynlerini bile şaşırtacak derecede bir erken yetişkinleşme sürecine sürüklüyor.
Geçmişten Günümüze Medya Deneyimi
Bir kuşak, televizyonla büyüdü.
O dönemde televizyonun olumsuz etkileri konuşulsa da, kontrol mekanizması daha kolaydı.
Televizyon, evin salonunda ve genellikle birkaç kişi tarafından aynı anda izlendiği için içeriklerin aile gözetiminde değerlendirilmesi mümkündü.
Bu sayede, çocuklar dış dünyayla bağlarını koparmadan medya içerikleriyle etkileşime geçebiliyordu.
Ancak bugün, akıllı telefonlar ve tabletler gibi kişisel cihazlar, çocukları kontrol edilemez bir mecraya taşıyor.
Bu cihazlar, bireysel kullanıma yönelik olduğundan, çocukların maruz kaldığı içerikleri denetlemek artık imkânsız.
Sosyal medya, çocukları yalnızlaştırarak onları dış dünyadan koparıyor ve kontrolsüz bir sanal evrene hapsediyor.
Çözüm: …
Sosyal medya, çocuklar için ciddi bir güvenlik ve zihinsel sağlık sorunu oluşturuyor. Platformların iç denetim mekanizmaları yetersiz olduğu için, bu kontrolü sağlamak devlete ve ailelere düşüyor.
Zaten bu durumun tehlikesini gören ülkeler tedbirler almaya başladı.
Bizde ebeveynler olarak, çocukların izlediği içerikleri manuel olarak takip etmeyi elden bırakmamalıyız.
Ancak bu süreç, baskıcı olmadan paylaşımcı bir tutumla yürütülmelidir.
Saatlerce odasında yalnız bırakmamak; çocuğun üzerinde göz olmak, ara sıra minik bahanelerle de olsa neler yaptığını göz ucuyla takip etmek çocuğun kendi kontrol mekanizmasını oluşturmasını sağlayacaktır.
Sağlıklı iletişim kurarak çocuklara rehberlik etmek, dijital dünyanın tehlikelerine karşı en etkili koruma yöntemidir.
Ortak Sorumluluğumuz
Erken ergenliği ve daha bir çok sorunu önlemenin yolu, çocuklara sağlıklı rol modeller sunmak ve onları dijital dünyanın olumsuz etkilerinden koruyacak bilinçli bir rehberlik sağlamaktır.
Sosyal medya, yalnızca bir eğlence aracı değil, çocuklarımızın geleceğini şekillendiren güçlü bir platformdur.
Bu gücü doğru kullanmak, aileler, eğitimciler, devlet ve toplum olarak hepimizin görevidir.
04.12.2024
SEVİM DALGIÇ GÜL / Eğitim Uzmanı
Bu yazımı PDF Olarak İndirmek İçin tıklayın...
Ofis
Küçükbakkalköy Mah. Ozan Veysel Sok. No: 3/C Ataşehir / İstanbul